KENTLERİ KİBRİT KUTULARINDA BİRİKTİRMEK

Umay Umay'a


Bir çeşit lanet geziyormuş bizim omzumuzda, adına aşk diyorlarmış,
Biliyorum ki sen sırf bu yüzden lunaparkları ateşe vermişsin.
Korkuyorum Umay...
Bu ülkeden, kol gezen aşklardan korkuyorum, biri yine kuyruk sokumuma bir çocuk bırakacak diye ölesiye korkuyorum.
Bizi hep ürkütmüşler, dayak yemişiz.
Ama sırf yalanlarımdan öpmek için beni, geri döneceklermiş.
Dönsünler ben yine aynı özgürlük türküsünü söyleyeceğim memleketimin dağlarında.
Mektup yazamıyorum ben, kalemimi kırdılar, kâğıtları saklamak istedim, hepsini penceremden attılar.
Ben kendi günahlarımın bedelini yalnızlıkla ödüyorum.
Ve sol göğsünün tam ortasına kırmızı bir hıçkırık konduruyorum.
Anneme bile seni anlatıyorum saatlerce, sonra sigara yakıyorum.
Cümlelerim ilk defa beni köşeye sıkıştırdı. Hikâyelerden deli gömleği giymiş gibiyim.
Martılar ve cihangir sokaklarında, bazende bir bar taburesinde…
Ben seni özlüyorum Umay.

Ümit MANAY

SANSÜR,İTLER VE CESETLER

Kürtçe bir şarkıydık,
Çalınması, söylenmesi yasaklanmış.
Dayak yerdik, beraber olursak!
Bir göl kenarında boğulmuş buldular aşkımızın cesedini.
Katillerin kimlikleri faili meçhul,
Görüntüleri siluetti.

Zorla ayırdılar bizi,
Bir sızı, bin küfür eşlik etti yolculuğuma.
Biliyorum, yine geçecektim o yoldan ben,
Yine açık et pazarında binlerce kokuşmuş ceset,
Bebek tenimi okşayacaktı.
Daha az ilerde, kana susamış itler,
Damarlı gözlerini benim üzerime dikip,
Salyalarını akıtacaktı ayaklarımın dibine.

Suskundu gece, ölen aşkımıza ağlarken,
Bir yandan da saydırıyordum, dişlerimi sıka sıka,
Öyle bir sıktım ki dişlerimi, gözlerimden kan geldi.
Sonra dedim ki;
Bana diş bileyen siz Ey! köpekler ve çürümüş cesetler…
Tırnaklarım çıkana kadar bekleyin,
Bekleyin de görün;
Neymiş yüreğe atılan derin tırnak izleri.

Ümit MANAY

GÖKKUŞAĞI GECE ÇIKAR (VASİYET)

Ben tam yirmi dört yaşındayım.
Buse nin öldürüldüğü caddede,
Katillerin kanını içerek kutluyorum doğum günümü.

Tam on sekiz yerimden bıçakladılar beni,
Kestiler boğazımı…
Sol bileğimi kestiler, sol gözümü, sol ayağımı…

Yirmi dördümü sevdim en çok
Sonbaharın buruk kokusunu,
Gözyaşlarımı sevdim,
Gelip birinin onları silebilme ihtimalini.

Gökkuşağı gece çıkar, onlar bilmezlerdi.
Saat karanlığı beş geçe,
Gökyüzünde süzülen kargalar,
Mırıldanırdı bozuk bir ilahiyi.
Derlerdi ki! “Şimdi katletme vakti”

Ölürsem;
Ya bir sübyanın kahkahasına,
Ya da bir ibnenin gözlerine,
Kürtçe ağıtlarla, alevi feryatlarıyla gömün beni.
Ve anarşinin bayrağını örtün üzerime.

Ümit MANAY

Copyright © 2012 Ümit Manay | buradan yapılacak alıntılarda kaynak gösterilmesi ahlak kurallarına uygun olacaktır. ツ | Tasarım: Urangkurai